- sarmak
- -ar -i1. 卷, 缠, 绕, 盘; 裹, 包, 包扎: dolma \sarmak 卷菜卷 ipliği \sarmak 缠线团, 绕绳团 ipliği makaraya \sarmak 用线缠轴 kitabı kağıda \sarmak 用纸包书 sigara \sarmak 卷烟卷 yarayı \sarmak 包扎伤口 Asma çardağı sardı. 藤爬满了架子。Bu kuşak onun belini ancak iki defa sarar. 这条腰带只能绕他的腰两圈。2. 环绕, 围绕, 圈住, 围住, 包围: Ordu, düşmanı sardı. 部队包围了敌人。3. (烟、雾、火焰、黑暗等)笼罩, 弥漫: etrafı \sarmak 笼罩四周 Ateş çatıyı sardı. 大火已蔓延到屋顶了。Midesini saran bir sancı hissetti. 他感到满腹疼痛。Pişmanlık onu sardı. 他懊悔不已。4. 拥抱, 抱: Evlâdını kollarıyla sardı. 他用双手搂抱着孩子。5. 吸引, 使喜爱, 使入迷, 使陶醉: Bu ev bizi çok sardı. 我们很满意这套房子。Bu şarkı beni sarmıyor. 这首歌并没使我入迷。6. 盖, 覆盖; 包住: İnce bir tül kadının saçlarını sarmıştı. 薄薄的一块纱巾盖住了女人的头发。7. 使陷入(困境、麻烦等); 使不安: belâyı başına \sarmak 使陷入困窘; 使遭受不幸8. 转́ 出神深思9. 围攻, 攻击, 进攻, 袭击: Faik Efendi biliyordu ki saracaklar, hem de fena saracaklar. 法伊克先生知道他们将要围攻, 而且将是很猛烈的进攻。10. 转́ 指责, 说, 批评; 用言语攻击: Evdekilerin hepsi bana sarıyor. 家里人人都说我。11. (衣服)穿着合身: Bu kıyafet size sarmadı. 这套衣服不合您的身。12. 转́ 纠缠不休, 聒絮, 使腻烦, 死气白赖: Amma sarıyorsun ha! 哎呀你也太胡搅蛮缠了!13. 转́ 硬塞给, 强加于, 强使接受: Bu ipi başkasına sarmak istiyor. 他想把这事硬塞给别人。◇ sarıp sarmalamak 包严, 盖严, 裹严; 捆紧, 绑紧
Türkçe-Çince Sözlük. 2014.